1918 almanya doğumlu tarih, hukuk ve felsefeyle ilgilendi. doktora tezinde dinin materyalist açısından eleştirisini yaptı. fransız düşünürlerden etkilendi ve fransız sosyalistlerini uzun dönem inceledi. bir eleştiri yazısı yüzünden sürgün edilerek brüksel'e yerleşti. orada alman işçileri derneğini kurarak işçilerle olan ilişkilerini ilerletti. bu arada kuramsal çalışmalarına da derinlik kazandırarak sosyalist işçilerle yoluna devam etti. istek üzerine engels'le masaya oturarak komünist manifestoyu yazdı. ardından brüksel'den de ayrılarak köln'e yerleşti. oradan da malum sebeplerle sürülünce fransaya ardından ingiltere'ye (londra'ya) geçti.
kapital bu yıllarda ortaya çıkmaya başladı. 1.enternasyonelin tüzüğünü ve açılış konuşmasını yaptı ardından kapital'in ilk cildi almanya'da basıldı. 1883'de londra'da öldü.
karl marx, 5 mayıs 1818'de almanya'nın rhine eyaleti'nin trier kasabasında doğdu. orta öğretimini trier'de tamamladı. bonn ve berlin üniversitelerinde hukuk öğrenimi görürken tarih ve felsefeyle ilgilendi, hegelci e. gans'ın derslerini izledi. 1841'de "demokritos'un ve epikuros'un doğa felsefelerinin farklılıkları" adlı doktora tezinde, dinin maddecilik açısından eleştirisini yaptı.
1818 yılında musevi bir ailenin çocuğu olarak almanya'nın trier şehrinde doğdu ve 1883 yılında londra'da öldü.
büyük yeteneği genç yaşta belli oldu ve almanya'da bonn şehrinde devlet memuru olmak üzere eğitim almaya başladı. fakat devletin baskıcı tutumuna karşı olarak okulu bıraktı ve felsefe eğitimi görmeye başladı. dinini bırakarak ateist oldu ve gazeteciliğe başladı. bu arada politikanın temelinde ekonominin olduğuna karar verdi. marx'ın sol düşünceleri nedeni ile çalıştığı gazete kapatıldı. o da paris'e gitti. paris'te çocukluk sevgilisi olan ve kendisi gibi sol görüşlere sahip bir baronun kızı ile evlendi.
paris'te kendi gibi sosyalist bulunan friedrich engels ile tanıştı. engels'in babası ingiltere ve almanya'da tekstil fabrikaları bulunan zengin biriydi. arkadaşlıkları marx'ın ölümüne dek sürdü ve engels, karl'a maddi yardımlarda bulundu.
marx paristeyken gazeteciliğe devam etti. fakat prusya'nın baskısı ile paris'ten kovuldu. 1948'de brüksel'e gitti. bu yıllarda avrupa'da sosyalist baş kaldırmalar oluyordu. engels ile marx, sosyalist ihtilalleri destekleyen komünist manifesto'sunu yazdı. burada marx:
"işçiler birleşiniz, zincirlerinizden başka kaybedecek bir şeyimiz yok"
diyordu.
sonra tekrar almanya'daki gazetesine gitti; fakat tekrar kovuldu. buradan ingiltereye gitti ve hayatının sonuna kadar orada yaşadı. hem gazeteciliğe devam etti, hem 3 ciltlik dev eseri olan das capital kitabını yazdı. burada kapitalizmin neden çökeceğinin bilimsel açıklamalarını yapıyordu. kitabın 1. cildi 1867 de yayınlandı.
2. cilt engels tarafından marx'ın ölümünden sonra 1885 yılında yayınlandı.
3. cilt ise kausky'nin düzenlemesi ile 1894 yılında yayınlanabildi.
berlin'de üniversite tahsiline başlayınca romantiklik yerin, zamanın en büyük filozofu hagel'in düşüncelerine maruz kaldı ve bunları benimsedi.
hegel doğal, tarihi ve ruhsal olayların devamlı bir biçimde değiştiğini ve geliştiğini ileri sürüyor ve bu değişme sürecinin organik bir karakteri olduğunu ve bunun belirli bir biçimde bulunduğunu söylüyordu. işte bu değişim ve gelişim düşüncesi marx'ın düşüncelerinin temelini oluşturur. marx!a göre toplumların değişiminin itici kuvveti sınıflar arasındaki çekişmedir. çekişme toplumların devamlı olarak değişim içinde bulunmasına neden olur.
sosyal sınıflar arasındaki çekişme güvenceli bir yapı ortaya çıkarınca, yeni zıt kuvvetler ortaya çıkar ve varolanı yıkarak yeni bir yapı ortaya çıkarır ve bu süreç sürüp gider. (tez, antitez, sentez)
gerçek dünyada k. marx'ın yazdığı yıllarda kapitalistler yıllar yılı yerleşmiş bulunan feodal düzene (derebeylik) ve aristokrat yönetimine meydan okumakta ve bunları yıkmaktadır. gittikçe kuvvet kazanan kapitalistler ise sömürülen , malı mülkü olmayan, milliyeti kalmayan bir proletarya sınıfının oluşmasına ve bunların sınıf şuuru kazanmasına neden olmaktadır. zamanla protelerya kapitalistleri yıkılacaktı marx'a göre...
marx'ın kapitalizmi eleştirisi
marx!a göre kapitalist toplumlarda iki ekonomik çıkar vardır. bunlardan bieisi kapitalistlerin, diğeri ise işçilerin çıakrları. bunlar birbirlerine tezatlardır ve kazançları bir birlerinin tam tersi şeklindedir. zaten marx'a göre tarih sınıfların mücadelesi şeklinde geçmiştir.
nasıl mı, şöyle;
eski yıllarda: özgürler ile esirler,
feodalitede: lordlar ile serfler,
modern zamanda: kapitalistler ve işçiler...
kapitalist sistemde işçi hem emeğinin veriminden hem üretim araçlarından ayrılmıştır. işçilerin kişiliğindeki gelişmesi önlenmiştir. bir anlamda işçiler insanlıktan yoksun bırakılmışlardır. pazardaki para insan hisleri ve ilişkilerinin önüne geçmiştir.
kapitalizmin sonu gelmek zorundadır. bir yandan kapitalizmin ortaya çıkardığı haksızlık, insana verilen cefa, ortaya çıkan sosyal koşullar artık sürdürülemeyecek bir düzen ortaya çıakrır. sınıflar arası mücadele devamlıdır; gittikçe zenginleşen kapitalist sınıf ve gittikçe fakirleşen işçiler. sonunda sosyal bir ihtilal olacaktır!
her ne kadar işçi sendikaları sömürülmeye engel olmaya çalışsa da, kapitalist işçi liderlerini satın alırlar ve bunlar da kapitalistlerin etkisi altına girerler. yine kapitalistlerin etkisi altındaki devlet sosyal refaha yönelik çalışmalarla ihtilali önlemeye çalışır. fakat mücadele bütün bunların üstesinden gelir ve ihtilal kaçınılmazdır.
gelir eşitsizliği işçileri işlerden soğutu ve bu da verimsizliğe neden olur.
marx haklı mıydı?
olaylar marx'ın söylediği gibi olmadı. işçiler fakirleşmek yerine zenginleştiler. ayrıca bunun haricinde politikada da söz sahibi oldular.
marx'ın izleyicileri de bir ölçüde bunu kabul ederler. lakin bu sefer de gelişmemiş ülkelerin sömürülmesi sorunu ortaya çıkmıştır.
bu konuda görünmez kalp adlı kitapta russell roberts, bu konunun aslında sömürü olmadığını, tam anlamı ile kişisel fayda olduğunu söylemektedir. mesela bu kitapta, işçi maliyeti nedeni ile fabrikasını amerika'dan meksika'ya taşıyan bir patronun hikayesi anlatılmaktadır.
bu fabrika taşıma işleminde, meksika'da ücretlerin düşük olması nedendir. bu ücretlerin daha düşük olmasını o fabrika tertiplemediğine göre, bu bir sömürü müdür? yoksa tam tersine o bölgedeki insanlara bir istihdam sağlamak ve bu sayede de refahlarını artırmak mıdır?
peki bu fabrika taşıma sonucu hem işçi hem de fabrika kazanmaz mı? o halde bu hakikaten bir sömürü müdür?
neyse bunlar haklarında etraflıca tartışılabilecek konular olduğundan burada kesmekte fayda var.
marxistlere göre gelir dağılımı halen bozuktur ve toplumda büyük işletmeler egemendir. tekelcilik hala verdır ve ekonomik krizler hala toplumları tehdit etmektedir.
bütün bunlara rağmet marx bu güne kadar çok şeyler yapmıştır. işçiler demokrasinin aktif unsurudur. refah önlemleri son derece yaygındır. işçi sendikaları politik hayatta son derece aktiftir.
tabii en önemli olay kapitalist ülkelerdeki refah artışı ve zenginliktir. kuşkusuz bunun bir bölümünü işçiler paylaşır. paylaşmak zorundadır; kapitalizm çalışanın hakkını korumak ve çalışanı korumak zorundadır. değişmekte olan ekonomilerde insanlar için büyük fırsatlar vardır. *
bir de şu var ki kapitalist olmayan ekonomiler hep baskıcı olmuşlardır. buralarda eşitsizlik ortadan kalkmamış, yeni sömürme biçimleri ortaya çıkmıştır. ekonominin dinamizmi ortadan kalkarken, verimsizlik artmıştır.
kaynaklar
* özet ekonomik doktrinler, düşünce sistemi, sistemler prof. dr. zeyyat hatipoğlu
* görünmez kalp russell roberts
yazdığı binlerce sayfalık kitaplara, neredeyse baştan sona değiştirdiği iktisat bilimine, ideolojik olarak getirdiği çözümlemelere ve diyalektik konusundaki müthiş teorilerine rağmen, evet tüm bunlara rağmen, sadece bir iki kelimelik sözleriyle eleştirilen, komünist olduğu için günümüzde adı sadece aşağılama amaçlı esprilerde geçen bir düşünür, yazar, iktisatçı/ekonomisttir. elbette akademik kariyeri olanlar karl marx adını daha ciddi anarlar ama önemli olan genel kanıdır ki o da bellidir işte.
hakkında bilip bilmeden atılıp tutulmayı hakedecek ne yapmıştır diye düşünmüyor değilim...
hayatı boyunca hiç mi biri çıkıp da olum şu sakalı bıyığı kes, yüzün gözün açılsın demedi kendisine çok merak ediyorum.
ekonominin kıl, yün, tüy tarafıyla ilgilenen insan modelini dinlediniz. das kapitalde görüşmek üzere. *
sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur.
sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez.
yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.